MENÜ

İçsel Kucaklaşma

İçsel Kucaklaşma

Başkalarını düşündüğümüz kadar kendimizi düşünüyor muyuz? Ya da diğerlerini sevebildiğimiz kadar kendimizi seviyor muyuz? Etrafımız sevdiğimiz insanlarla dolu olabilir. Onlara bir şey olmasın, her zaman mutlu ve memnun olsunlar diye elimizden geleni yapmaya çalışırız. Bir şey istediklerinde yapmaya çalışır, yardıma ihtiyaçları oldukları an yanlarına koşarız. Amacımız onları rahat ettirmek, huzurlu olmalarını sağlamak, bir dertleri olduğunda onlara şefkatli bir kucak açmaktır. 

   Peki, kendimizle kaldığımızda kendi yaralarımızı sarmak için de bu kadar çaba sarf ediyor muyuz? Başkaları için koşturup duran o kişi kendi için de aynı fedakarlığı gösterebiliyor mu? Sanırım çoğumuz cevabı biliyoruz. Bir kere olsun dönüp de kendine sarılmayan, bir kere de kendine şefkat gösteremeyen o kişi dışarıdan bakıldığında ne kadar da iyi bir dost aslında. Ama ne acı ki kendi kendinin dostu olamamış, kendine yabancılaşmış biri o.

   Durum böyleyken başkalarıyla samimiyetle ilişki kurabilir miyiz? Kursak bile kendimizle barışmamışken, belki de kendimizi hiç tanıyamamışken bu ilişki ne kadar sürdürülebilir olur? İnsan kendisiyle kurduğu ilişki neticesinde dış dünyayla ilişki kurar. Kendimize kızabildiğimiz kadar birilerine kızabilir, kendimizi sevebildiğimiz kadar başkalarını sevebilir, kendimize duyduğumuz hayal kırıklığı kadar diğerlerine hayal kırıklığı duyabiliriz.

   İç sesimizi bastırmadan, duygularımızı reddetmeden kendimizle kurduğumuz ilişkiyi düzelttikçe, diğerleriyle var olan ilişkimizin kalitesi de değişecektir. Ne dersiniz, biraz da kendi yaralarımıza merhem olup kendi omuzumuza başımızı yaslamayı denesek mi?

3.07.2024

Diğer Yazılar